annem ilk öğretmenim, evim ilk okulum…

Archive for the ‘namaz’ Category

>Çocuklar için seccade modelleri

>

Çocuklar için hazırlanabilecek kolay seccade modelleri. Çocuk sayısı dolayısıyla da seccade sayısı daha az olursa daha güzel süslemek için vakit bulabilirsiniz. Benim vaktim sınırlı olduğu için fazla süsleyemedim. Birincisinde dört tane kalp şeklindeki boncuğu birleştirerek oluşturduğum yonca motifini, ikincisinde ise eni yaklaşık 3 cm olan bir kurdeladan 10 cm kadar uzunlukta kestiğim parçaları büzerek oluşturduğum çiçek motifini kullandım. İkisinin de ortalarında inciler var. Bu seccadeleri 10 yaş için hazırladım. Ölçüleri dikiş payıyla birlikte 60 cm x 100 cm.
Güzel bir hediye olmaz mı sizce de?

>Haftalık Namaz Çetelesi

>

Seccade şeklinde bir çetele örneği…

>Cuma Namazı

>

Video (Çanakkale Savaşı, Kınalı Kuzular’dan)

http://www.youtube.com/get_player


Çalışma Kağıdı (Ezan, Kamet, Salâ)

Eşeğini Kaybeden Köylü ve Cuma Namazı (Hikâye)
Adamın biri bir gün eşeğine buğday yükleyerek değirmene varır. Eşeğin sırtındaki buğday çuvallarını indirir indirmez eşek kaçar ve kaybolur. Adam eşeğin peşine düşerek aramaya koyulsa Cuma namazını kaçıracaktır.

Tam bu sıkışık anda adamın tarla komşusu çıkagelir ve der ki, “Bugün sulama sırası senindir; hemen git; nöbetini kullanarak toprağına su ver. Sıranı kaçırırsan bir daha nöbet sana gelinceye kadar tarlanı sulayamazsın.” Adam, Cuma namazını kaçırmamak için kaybolmuş eşeğini aramaktan vaz geçmişken bu defa da başına tarla sulama derdi çıkar. Dünyalık geçim bakımından işlerin her ikisi de biri birinden mühimdir. Eşeğin peşine düşmezse hayvancağız tamamen kaybolabilir; ya da canavarların birine yem olur. Halbuki köylü eşeksiz geçinemez. Öteye beriye yüklerini kim taşıyacak ve neyin sırtına binerek yolculuğa çıkacak?

Tarla, zamanında ve düzgün aralıklarla sulanmadığı taktirde o yılki ekinler ya noksan olur. Ya da hiç olmaz. Bu da bir köylü için bütün ev halkının o yıl açlıkla karşı karşıya kalması demektir. Ayrıca buğday çuvalları da değirmende kalmaktadır. Adamın sırasını bekleyip ekini öğütmesi ve onu evine götürmesi lazımdır ki karısı öğle yemeğine ekmek pişirebilsin.

Adam işlerin hangisine koşayım diye düşünüp dururken Cuma namazının vakti gelip çatar. Hemen hatırına varlıkların biricik sahibi Allah’ın kesin emri gelir. “Cuma ezanı okunduğu zaman, dünyalık işlerinizi bırakarak Allah’a ibadet etmeye koşunuz. Cumadan çıktıktan sonra işlerinize dağılarak helal yollardan geçiminizin peşine düşünüz.” Adam şöyle düşünür: “Az sonra yüce Allah’ın kesin emri beni ibadet yerine çağıracaktır. Şu anda kafamı yoran dünyalık nimetlerle birlikte daha nice nimeti bana veren O değil midir? Üstün ve ortaksız bir gücün sahibi olarak, O verdiği nimetleri istediği anda geri alıp kulu çaresizlik içinde çırıl çıplak bırakacağı gibi elden kaçar gibi olan nimetleri tekrar kulunun eline ve emrine veremez mi? O halde tamam, herşey ne olursa olsun; ben Cuma namazına gidiyorum.” Bu kesin karardan sonra saydığımız bütün sıkışık işlerini yüzüstü bırakarak camiye koşar. Dünya işlerinin kafa yoran düşüncelerinden sıyrılarak Allah’ın evine gider.

Hatibin okuduğu hutbeyi can kulağıyla dinlerken, hafta içinde yaptığı günahları bir bir aklından geçirir; daha önceki Cuma namazından çıkarken artık günah işlemiyeceğine gönülden söz verdiği halde sözünü tutamıyarak yaptığı dine aykırı hareketlerden ötürü yüreğinde derin bir pişmanlık duyar. Esirgeyen ve bağışlayan Allah’dan, her adımını O’nun emrine uygun şekilde atamadığı için samimi bir utanç duyar.

Pişmanlık ve utancının manevi gözyaşları ile gönlünü karartan günah pasları silinir. Kalbinin bir hafta önceki o tatlı rahatlığa ve Allah (c.c.) huzurunda teslim olmuşluğa tekrar büründüğünü hisseder ve sevinir. Fakat bu sevincin yanında “ya ibadetlerimi yüce Allah (c.c.) kabul etmezse; ya farkında olmadan ağır şekilde Allah’ı gücendirecek bir günah işliyor ve Allah’ın yaygın esirgeciliğini kendimden uzaklaştırıyorsam” diye içinde bir korku ve endişenin kıpırdadığı duyar. Sonra aklında gelir ki iyi bir mü’min zaten her an Allah’ın rahmetine güvenecek hem de O’nun korkusunu hiçbir an gönlünden çıkarmayacak, bu iki duyguyu aynı anda taşıyarak kendini yolun doğrusu üzerinde tutacaktır.

O halde bu korkulu ve aynı zamanda ümitli hali temiz bir mü’minin özlenen halidir. Sağlam bir mü’mine yakışır duygu ve düşünceler taşıdığına ayrıca sevinir. Allah’ın öz evinde O’na bağlılıkların en samimisini sunarak Cuma namazını kıldıktan ve arınmış bir gönülle ibadet evinden çıktıktan sonra adam, evine varır.

Bir de ne görsün!… Namazdan önce kafasını yoran ve neredeyse Cumayı kaçırmasına sebep olmak üzere bulunan bütün işler, adeta kendiliğinden oluvermiştir. Eşeği eve dönmüş, buğday öğütülmüş, tarlası da sulanmıştır. Yemek pişirip taze ekmek hazırlayan karısı sofrayı kurmuş kocasının camiden dönmesini beklemekteydi. Karısına “bu işler nasıl yoluna girdiğinden dolayı içinde katmerli sevinç duyar, ve karısı olanları anlatır; adamın birisi değirmene gitmişti, kendisinin sanarak bizim buğdayları öğütmüş, çuvalları evine getirince yanlışlık yaptığını anlamış ve bize göndermiş. Eşek az önce kendiliğinden dönerek eve geldi. Komşunun tarlasını doldurup taşan su, bizim tarlaya akarak toprağımızı sulamış ve işte işler gördüğün gibi yoluna girmiş.”

Adam bir yandan Allah’a karşı, mü’min kalabalığı ile birlikte samimi kullak borcunu yerine getirip gönül rahatlığına kavuştuğundan ötürü öte yandan namaz öncesi canını sıkan işler, zincirlemesine kendiliğinden yoluna girdiğinden dolayı ayrıca katmerli sevinç duyar, kullarının her işini yoluna koyan yüce Allah’a şükürler ederek karısı ve çoluk çocuğu ile birlikte sofraya oturur.

Resimler




Not: İkinci resim “Bu adamlar sokakta ne yapıyor?” “Neden dışarıda namaz kılıyorlar?” sorularıyla birlikte dikkat çekmede kullanılabilir.

>Haftalık Namaz Çetelesi

>

Kim böyle şirin bir vazoyu boyamak istemez ki? İşte sizlere değişik bir namaz çetelesi. Soğuk yüzlü tablolara göre daha cazip değil mi? Aşağıdaki resmin çıktısını alıp kullanabilirsiniz.


>Ezan (ders işleniş örneği)

>Ezan konusu için bir ders işlenişi örneği… Derse giriş ve dikkat çekme bölümünde öğrencilere içlerinde değişik yerler için hazırlanmış davetiyeler bulunan zarflar dağıtın. Davetiyeler iftara, düğüne, tiyatroya, açılışa vs. dair olabilir. Daha sonra soru cevap tekniği ile devam edin.

Sorular:
1. Günlük hayatımızda nerelere davet ediliyoruz? (Düğün nişan, sohbet, iftar, çeşitli toplantılar, törenler vs. )
2. Bizi davet edenler bizi ne ile davet ederler, nasıl haber verirler? (Davetiye gönderirler, telefon ederler, e mail gönderirler J vs.)
3. Bir yere davet edildiğimiz zaman ne hissederiz? (Seviniriz, mutlu oluruz.)
4. Mesela okul müdürü bizi davet etse ya da cumhurbaşkanı 23 Nisan’da köşküne davet etse, daha çok seviniriz değil mi? Kim böyle bir davete sevinmez ki. Çünkü çok önemli biri bizi davet ediyor. Acaba davet edenler, neden bizi davet etmiş olabilirler? (O gün bizi orada görmek istedikleri için)
5. Neden bizi orada görmek istiyorlar acaba? (Çünkü bizi seviyorlar, bize değer veriyorlar, bizimle bir şeyler paylaşmak istiyorlar, mutluluklarına ortak olmamızı istiyorlar vs.)
6. Oraya başkaları da davet edilmiş midir? (Evet)
7. Davete gidince biz de diğer davet edilenlerle konuşur, sohbet ederiz, değil mi? Peki biz davet edildiğimiz yere giderken nasıl giyiniriz? (Güzel giyinmeye özen gösteririz.)
8. Neden güzel giyiniriz? (Çünkü o kişi bize değer veriyor, bizi önemsiyorsa biz de onun bu güzel davranışına karşılık onu önemsediğimizi, onu sevdiğimizi göstermek isteriz. Bazen giderken meyve, pasta, tatlı vs. götürürüz.)
9. Diyelim ki biz birilerini akşam saat 7’de yemeğe davet ettik, annemiz çeşit çeşit yemekler hazırladı, evimizi temizledik. En güzel kıyafetlerimizi giydik. Bekliyoruz, bekliyoruz ama misafirlerimiz gelmiyor. Ne hissederiz? (Üzülürüz)
10. Geldiler ama çoook geç geldiler bu defa ne hissederiz? (Heyecanımız kaçar, yemekler soğur, birlikte geçireceğimiz vakit azalır, başka planlarımız varsa onları etkiler.)
11. Demek ki davet edildiğimiz yere saatinde gitmeye özen göstermeliyiz. Peki çocuklar davet edildiğimiz yerleri sayarken düğün, nişan, iftar vs. demiştik bütün bu davetlerin dışında günde beş defa aldığımız bir davet var. Ne olabilir bu davet? Bu davetin adını söylemek isteyen var mı? (Namaz)
12. Çok güzel, peki bu davete yani namaza nasıl davet ediliyoruz? Namaz vaktinin geldiğini nasıl anlıyoruz? (Ezan ile)

Derse Geçiş

(Çocuklar gelinmek istenen noktaya hazırlandıktan sonra vcd/bilgisayardan ezan dinletilir ve konuya giriş yapılır.)
Bu dinlediğimiz nedir? (Ezan) Evet, çocuklar Rabbimiz bizi huzuruna davet ediyorsa, hem de günde beş defa davet ediyorsa bizi çok seviyor, bize çok değer veriyor demektir. Bizi huzurunda görmek istiyor, ne güzel değil mi? Okul müdürünün, cumhurbaşkanının davetine sevindiğimizden kat kat fazla Rabbimizin davetine sevinmeliyiz. Davette diğer davet edilenlerle kaynaştığımız gibi, ezan sayesinde de diğer camiye gelenlerle kaynaşırız, tanışırız. Nasıl ki biz birilerini davet ettiğimizde gelmedikleri zaman, geç geldikleri üzülüyor, geldikleri zaman seviniyorsak Rabbimizin bu davetine karşılık vermeli, davet edildiğimiz yere, namaza koşa koşa gitmeliyiz. Geç kalmamaya dikkat etmeli, namazlarımızı geciktirmeden kılmalıyız. Davete giderken güzel elbiselerimizi giydiğimiz gibi namaz kılarken de güzel kıyafetlerimizi giymeliyiz.
Bundan sonra öğrencilerin seviyesine göre sırasıyla;
– Ezanın talim şeklinde okunması ve anlamının açıklanması,
– Müezzin, şerefe, minare kavramlarını açıklanması,
– Ezanın belirlendiği olay,
– Sabah ezanındaki farkın ve anlamını açıklanması,
– Kametin tanımı ve kametteki farkın ve anlamını açıklanması,
– Ezan okunurken nasıl davranmalıyız?
– Peygamberimiz ezanı dinlerken ne yapardı?
– Ezan duasının ve anlamını okunması
konularını anlatabilirsiniz.
Şu değerlendirme sorularıyla da dersi sonlandırabilirsiniz:
– Ezan ne için okunur?
– Sabah ezanındaki fark nedir?
– Kamet nedir? Kametteki fark nedir?
– Ezanı duyunca nasıl davranmalıyız?
– Müezzin, şerefe nedir?
– Sadece ezan okununca mı namaz kılınır?

>Namazların kılınış tablosu

>

Aşağıdaki resmi yazdırıp ortadan ikiye katlayarak kitapçık şeklinde kullanabilirsiniz. Beş vakit namazın kılınışıyla ilgili özet bilgileri içeriyor. Üstteki resmi de kapak yapabilirsiniz.

>Oyun: Ebe Tura Bir İki Üç

>

Oyunun amacı namazın bölümlerini (rükû, kıyam, selam vb. ) pekiştirmek.

Öğrencilerden birisi ebe olur. (İlk ebe seçimi tekerlemeyle yapılır.) Ebe arkasını döner, duvara yaslanır ve gözlerini kapatır. “Ebe tura bir iki üç” der ve arkasından da namazın bölümlerinden birini (örneğin, rükû) söyler. Ebenin sırtı dönükken diğer çocuklar ebeye yaklaşmaya çalışır. Ebe aniden önünü döner. Diğer çocuklar ebe önünü döndüğünde hiç kıpırdamaz. Ebe onları güldürmeye çalışır. Ebenin söylediği bölümü yanlış yapan ve gülen çocuklar elenir. Diğer çocuklar bulundukları yerden oyuna devam ederler. Ebe tekrar sırtını döner. “Ebe tura bir iki üç” der. Bu şekilde oyun devam eder. Ebenin sırtı dönükken ona yaklaşıp sırtına dokunan ilk öğrenci yeni ebe olur.

>Oyun: Aç Kapıyı Bezirgânbaşı

>

Oyunun amacı, namazın içindeki ve dışındaki farzlarını öğrenmek. 8 yaş ve üzeri için uygun olabilir.
* Öğrencilerden ikisi kapıcı olur. Biri namazın dışındaki farzları, diğeri içindeki farzlarını seçer. Ancak bunu kapıcılar ve öğreticiden başkası bilmemelidir. Kapıcılar el ele tutuşur, diğer çocuklar da kuyruk şeklinde dizilirler. Kuyruğun başındaki çocuk Bezirgânbaşı olur. Kapıcıların kolları yukarı kalkar, çocuklar sırayla altından geçerler. Bir taraftan da beraberce şu şarkıyı söylerler:

(Bezirgânbaşı) “Aç kapıyı bezirgânbaşı, aç kapıyı bezirgânbaşı”
(Kapıcılar) “Kapı hakkı ne verirsin, ne veririsin?”
(Bezirgânbaşı) “Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun”

* Şarkı bitince kapıcılar denk gelen ilk öğrenciyi “Bir gelen” der, kısa süreliğine kolları arasına alıp serbest bırakırlar. İkinciyi “İki gelen” der, yine kolları arasına alıp serbest bırakırlar. Üçüncüyü ise “Dolaba giren” der ve kolları arasına alıp hapsederler. Öğretici sessizce bu öğrenciden namazın farzlarından birini söylemesini ister. Eğer dışındaki farzlardan birini söylediyse, öğrenciyi dışındaki farzları seçen kapıcının arkasına; içindeki farzlardan birini söylediyse, içindeki farzları seçen kapıcının arkasına geçirir. Oyun bu şekilde kuyruktaki öğrencilerin hepsi seçilene kadar devam eder. Sonunda ortaya bir çizgi çekilir. İki grup birbirinin bellerinden veya bir ipin uçlarından tutarak karşılıklı çekişirler. Çizgiyi geçen grup oyunu kaybeder.

** Namazın farzları yerine; bir kapıcı “İmanın Şartları”, diğer kapıcı “İslâm’ın Şartları”nı seçebilir.
** Bu oyun yeni bir ezberin talimi için de oynatılabilir. Çocuklar ebe olan çocukların kollarının altından geçerken topluca sure veya dua okunur. Toplu okuma bitince kim ebelerin kolları arasında kalırsa o da tek başına bir kere daha sure veya duayı okur.

>caminin bölümleri

>CAMİNİN BÖLÜMLERİ

Numaralı bölümlerin isimleri ne acaba?

(Kaynak: Diyanet’in “Dinimi Öğreniyorum” kitabı)

>bulmaca (cami )

>BULMACA



Soldan Sağa:
1. Câminin avlusunda cemaatin abdest alması için yapılan yapı.
2. Câmilerde görevlendirilen, namaz kıldırmak ve halkı din konularında aydınlatmak üzere çalışan görevli.
3. Câmilerde kıbleyi gösteren, imamın namaz kıldığı oyuklu yer.
4. Câminin ortasında kalan; üstü açık, duvarla çevrili alan.
5. Câmilerde vaaz verilen yüksekçe oturma yeri.
6. Minarede ezan okuyanın durduğu yer.
7. İmamla birlikte namaz kılanlar.

Yukarıdan Aşağıya:
3. Ezan okuyan kişi.
5. Yarım küre biçiminde olan ve câmiyi örten dam.
8. Câminin bitişiğinde, ezan okumak ve ezanı civara duyurmak için ince bir kule şeklinde bir veya birkaç şerefesi bulunan yüksek yapı.
9. Câmilerde imamın cuma ve bayram hutbelerini okuduğu yüksekçe merdivenli yer.
10. Yeryüzünde yapılan ilk ibadet yeri.
11. Minarenin tepesine yerleştirilen hilâl (ay) şeklindeki tepelik.

(Bu belgenin word formatındaki şeklini burada bulabilirsiniz.)